Şuursuz





I

Arapça. Sıfat.

- Kendinden geçmiş, duyularının sağladığı farkındalığı kapıda bırakmış, ayılıp bayılmasına rağmen hem gazozsuz hem de limonsuz kalmış insan evladı, bilinçsiz hergele. Örnek: "Alo, ben Gülbahar Çedene, KYH'den arıyorum! Müdürümüz şuursuzlaştı! Öyle değil, kelimenin düz anlamıyla şuursuz, ayol! Sanırım metal zehirlenmesi yaşıyor, lütfen yetişin!"


II

Arapça. Zarf atmaca.

- Duy(u)ları açık olduğu halde ışık vermeyen, deli dana gibi bostana dalıp bostancıdan kötek yiyen, üstüne üstlük bostancıya "Aaa neden vuruyorsun ki manyak!" dediğini zannederken möölediğinin farkında olmayan dana, interaktif hödük. Örnek: "Tamam, Enis Bey şuursuzun teki olabilir; ama adamı yemekhanede kıstırıp, şuurunu kaybedene kadar tabldot tepsisiyle dövmen şüphesiz ki bir takım adli sonuçlara yol açacaktır, Cemil Abi!"



Şuur, insanın içinde yaşadığı evreni (içindeki tüm varlıklar ve onların birbirleriyle bağlantılarını) algılamasını ve anlamlandırmasını sağlayan Öznel Malumat İşleme, Biriktirme ve Uygulama Sistemi'ne (ÖMNİBUS) verilen isimdir.

İnsanlık ilk zamanlardan bu yana ÖMNİBUS'un farkına varmış ve bu sistemin nasıl çalıştığını anlamak için -çok doğal olarak- yine onu kullanmaya kalkmışlardır. Kendi farkındalık sistemine dair farkındalık diye adlandırılan bu metacognition yeteneğini ÖMNİBUS'ün çalışma sistemini açıklamakta kullanan ilk kurum dindir.

Günümüzde de ay ilahi! diye anılan bütün dinler, aşk kadar aklın da kalpte olduğunu iddia etmişler; nöronların keşfini bile ilk başta "nöruyonuz len allahsızlar?" kayıtsızlığıyla karşılamışlardır. Kutsal Kitap'ta fen bilgisi deneyi aramaya meraklı zevat da (Bkz. Kaptan Kusto'yu Müslüman Yapan İhlaslı Yunus Filipır ve Ay Yüzeyinde Beş Minare Beri Gel Armsıtırong Beri Gel) şuurun ikametgahının beyin olduğunun anlaşılmasından sonra "kuantuma taş atma üstüne sıçrar! düsturundan hareketle kozmik şuur ve yarı otomatik akıllı evrim mevzularına yönelmişler; ezelden ebede doğru ve sahih olan inançlarının nasıl olup da yüzyıllarca böyle bir yanlışı terennüm ettiği konusunda sadece "Kısmet yahu!" açıklamasını yapmışlardır.

İngilizce'de şuur (bilinç) ve vicdan (bulunç) kelimelerinin ikiz kardeş kadar birbirlerine benzemelerinin nedeni bu iki kavram arasında, "ikimiz bir ayakkabının görünüşte ayrı düşmüş bağıyız" muhabbetinin olmasıdır. Conscious (Latince kökeni, conscius) kişinin kendi içinde ne bokun döndüğünden haberdar olması şeklinde tanımlanırken, conscientia bu bilme işinin ahlaki farkındalık kısmını oluşturmuşlar; bu ikili her daim çilingir sofrasında sohbette, kah şakalaşır kah ağlaşırken, tasvir edilmişlerdir.

Batı aydınlanmasının şuuru neredeyse varlık nedeni olarak kutsayan "Cogito ergo sum"una (Düşünüyorum, öyleyse varım!) verilen şamar mahiyetindeki Türk yanıtı, "Rumba da rumba, esmer bomba!" (Sefam olsun, oh oh!) oldu. Ne var ki nihayetinde John Locke'un "Kişiliğim ancak şuur kadardır, bundan dolayı ancak şuurlu şekilde yaptığım eylemlerden sorumlu tutulabilirim! Fakat şu siktiğiminin adası da bir yerde kaderimizde var hacı!" (Anlayışına Gurban Olduğumunun İnsan Evladı, 1690) ifadesi, tüm dünyadaki adalet sistemlerinin mizanı haline geldi.

Şuurun merkeziyetine dair Aydınlanma'nın yarattığı güçlü kurgunun yıkılması ancak 20.yy'ı buldu. İlk aşamada Freudçu psikoloji, sonraki aşamalarda da genelde insan anatomisi ve fizyolojisine özelde sinirbilimine dair ortaya çıkan bilgiler, insanların gündelik pratiklerini belirleyen algılama ve karar verme mekanizmalarında şuursuzluk ve tahteşşuur (bilinçaltı) kavramlarının önemini ortaya koydular. Bunun felsefi yansıması ise, şuurun temelini oluşturan öznelliğin özgünlüğünün sorgulanmasına kadar vardı. Hikayeyi daha fazla uzatmayalım (Şu anda ambulansla hastaneye götürülen müdürümüz Enis Bey size, "daha az yazı daha çok resim" sözü vermiş!); cognitive neuroscience (bilişsel sinirbilim ya da ilmî asabiyye eş-şuur) alanının ortaya çıkmasıyla, "şuur mu şuursuzluktan, şuursuzluk mu şuurdan çıkar?" sorusundan kurtulduk. Karşılışında da Xanax icat oldu şuur bozuldu, ama kısmet yahu!

Şuursuz kelimesinin ikinci anlamına gelirsek; bu akli melekeden (Faculty of Mind, School of Neural Firings) görece az nasiplenen insanların diğerlerinin tahtı ('tahteşşuur'da 'taht'ın gerçek anlamını göreyazmıştık) olmaları kaçınılmazlığına inanırız. Bu insanlar yaptıkları budalaca hareketler yüzünden başkaları tarafından hor görülür, aşağılanır, kullanılır ve hatta tabldot tepsisiyle metal zehirlenmesi yaşayana kadar (!) dövülürler. (Aa, küsme ama Gülbaharcığım, şaka yapıyoruz yahu! Senin gibi bir güzelliğe kim şuursuz diyebilir?)

Zira alıkların ve balıkların oltanın ucunda engellenemez bir yükseliş yaşamalarını sağlayan ortak nokta; şuurun önemli bir bölümünü oluşturan akılcılıktan (İngilizce rationality. Kelimenin kökeni olan ratiohalihazırda oran, orana vurma demektir) uzak bir tamah içinde hareket etmeleridir. Bundan dolayı alıkların tamamının şuursuzlardan çıkmasının tesadüf olduğunu söyleyemeyiz.

Ne var ki bu durum, bazı şuursuzların gayet etkin bir içgörüyle (akıl yerine, sezgiyle), şuurlu birileri tarafından sahiplenilme becerisini göstermelerini ve böylece rahat bir yaşantı sürüp, doğal seçilim içinde genlerini bir sonraki kuşağa aktarmalarını yadsımaz.

Bir başka grup şuursuz bünye ise, ya onu kukla olarak kullanan odakların ya da cehaletinden sınırsız hırsı sayesinde iktidar tahtına oturmayı başarırlar ve götleriyle dağ devirmelerini sağlayacak bir güce kavuşurlar. Neticede, kurulduğu anda çivisi çıkmış şu dünyada pek çok zeki ve vicdanlı insanın "yönetici" olamamalarının nedeni, dünyaya hırslı bir atın gözlüklerinden bakan şuursuz ayaktakımının, edepsiz açgözlülüklerini gidermek için çirkefe yatmalarıdır.

Genel gidişat böyle iken, "Kimi zaman şuursuzlaşmak, aklımızın kategorilerinde ufalamaya yeltendiğimiz şu lakayıt evreni başka bir gözle algılamamızı sağlayabilir, ama illa ki sürekli bir mallaşmaya ya da arsızlaşmaya meyletmek gerekmiyor, be hacım!" diyor; sizi efsanevi The Pixies'ın Where is My Mind şarkısıyla (ve tatlı tatlı yaşlanmış halleriyle) başbaşa bırakıyoruz.

Gelecek Bölüm: Kapçık Ağızlı! (Sayın Blog Çaycısı Ramiz İncesarar'ın Himayelerinde...)


Benim Şuurum Nerede Hanım?

Mangalı yak, balığı tıkın, rakıyı çek,
Sonra da kelleüstü atlayıver denize.
Tabii ki kafan patlayacak eşek,
Bilmediğin yerde balıklama senin neyine?
Karpuz gibi yarılmış malzeme,
Açığa çıkmış beyin bile!
Yine de yengeye zırlayacaksın:
Benim şuurum nerede hanım? diye

N'ebleyim, nereye koduysan ordadır bey!
Bi'yol şuracığa denize bakıversene!
Nah işte orada ya, yüzüyor şuurun
Üşüyeceksin şimdi, önce bi' kurun!

Benim şuurum nerede hanım? (Üç kez söyle!)

Yüzüyordum kayınpederin yazlığında, Saros'ta
Kalamarlar nah kafam kadar,
Sinmiş şerefsizler kayaların ardına!
Suda fazla kalmışım, bir haller geldi üstüme;
Balıklarla konuşmaya başlamışım yeminle,
Allah razı olsun kayınço fark etmiş,
Hemencecik dalıp beni kurtarıvermiş!


Benim şuurum nerede hanım? (Üç kez söyle!)




Pixies - Where Is My Mind (Live)
Yükleyen spotless-mind. - Dünyadan haber videoları

Hiç yorum yok: